top of page
  • zeynepberkol

İlişkilerde "Güvende Hissedilen Alan" ve Onu Yaratabilmek

Güncelleme tarihi: 26 Oca 2022


Önümüzde Sevgililer Günü’nü içeren Şubat ayı olunca, malumunuz, insan ister istemez ilişkiler konusunu düşünüyor. Bu ilişki sevgili ilişkisi veya eş, kardeş, ebeveyn-çocuk, iş’te akran ya da ast-üst ilişkisi olsun, hepsinin buluştuğu ortak bir zemin var.


Bu konu ile ilgili olarak kendim için, ilişkiler açısından baktığımda yaş aldıkça deneyimin getirdiği kazanımlarım olsa da, hala sorgulayan ve öğrenen tarafta olduğumu söyleyebilirim. Zamanla bunun iyi bir şey olduğuna kendimi ikna ettim:-) ve diyorum ki hiç öğrenmemekten iyidir.


Birbirimizden farklıyız. İlişkimiz içinde görüşlerimizin, değerlerimizin, kültürümüzün, isteklerimizin ve dahi korkularımızın çatıştığı zamanlar var. Bununla birlikte, eğer taraflar tüm bunları konuşabilmek için kendilerini güvende hissedecekleri bir alan yaratabiliyorlarsa çözüm de geliyor.


Nasıl mümkün olabilir bu “güvende hissedilen alan”?

Dikkat ederseniz “sen” ve “ben” alanından farklı 3. bir alandan bahsediyorum. İlişkide bu alanı yaratmak tabi ki, iki kişinin istekliliği ve niyeti ile alakalı öncelikle.

Bu güvenli alanı konuşalım mı biraz? Sorgulayalım mı ilişkilerimizde ona ne kadar yakınız diye?


Varlığımı tamamen bu alana getirebiliyor muyum?

Bu biraz benim içime dönüp kendi niyetimi sorgulamamla alakalı. Gerçekten “bu güvenli alanı” yaratabilmek için tamamen burada mıyım? Bu alanın içinde ben, kim olmaya niyet ediyorum? Karşımdaki kişiyi duyabilecek açıklıkta mıyım? Yoksa zihnim sadece benim düşüncelerim, duygularım ve kendime ait -meli, malılarımla mı dolu? Karşımdakinin halini anlamaya, duymaya ve ilişkimiz için çözüm getirecek farkındalıklar edinmeye hazır mıyım? Gerçek bir bağlantı kurabilecek enerjide miyim? Tamamen tüm varlığımla, orada olmaya hazır mıyım?

Bir çocuğun saf enerjisiyle, merakı bu alana taşıyabilir miyim?: Bana ait düşüncelerimi ve değer yargılarımı bir kenara bırakmaya, görünenin dışında, duyulanın dışında karşımdakinin haline gerçek bir merak koymaya niyetli miyim? Karşımdakinin ihtiyaçlarını duymaya, beklentilerini öğrenmeye hazır mıyım? Kendime göre nasıl olması gerektiğini değil de karşımdakinin nasıl hissettiğini ne düşündüğünü merak edip öğrenmeye ne kadar istekliyim? Kişisel algılamak yerine gerçekten odağımı karşımdakinde tutabilecek miyim? Dikkatimi verebilecek miyim?

Bu alana merakı getirmek demek kendi yargılarımdan sıyrılmak ve zannetmeden, farz etmeden sormak demek. “Sorgulamak” değil, o “saf” tarafımdan, hatta çocuk kalbinden bağ kurarak anlamaya çalışmaktan bahsediyorum.

Açık bir kalp ile samimiyeti bu alana taşıyabilir miyim?: Bu, çoğu zaman zorlandığımız bir şey olabilir. Korkularımızdan özgürleşerek gelen meraklı sorulara açık kalple, dürüstçe cevap verebilmek zor olabilir. Ancak güvende hissettiğimizde, yargılanmayacağımızı bildiğimizde kendimizi açmak, kırılganlığımızı ortaya koymak kolaylaşır. Yargının olduğu yerde savunma enerjisi doğar, bağ kurabilmek ise kalbi açarak mümkündür.

Kendimi cesurca ifade edebilir miyim?: Son olarak diye yazmak istemiyorum çünkü baktığımda hepsi birbirinin içine geçtiği oluş halleri bunlar ve tüm bu oluş halleri kabuğumuzdan çıkıp, orada olmaya cesaret edebildiğimizde mümkün, adım atabildiğimizde mümkün.


İlişkilerde ki deneyimler, zaman zaman kalbimizin isteğine değil de, zihnimizin isteğine göre hareket etmeye bizi yöneltir. Güvende hissedilen alanın yaratımı, yetişkin yetişkine kurulan ilişkilerde, yani hem kalbe hem de zihne kulak verdiğimiz ve ayrıca sezgimizden de destek aldığımız durumlarda mümkün oluyor. Hayatın her alanında olduğu gibi değil mi?:-)


İlişkilerimizde, karşılıklı olarak birbirimiz için o güvende hissedeceğimiz alanı oluşturup, iyi hayatı yaratmaya varım diyorsanız belki yukarıdaki kavramlar üzerine siz de benim gibi düşünürsünüz… Belki düşündünüz ve belki farkındalıklarınızla bu alanı yaratıyorsunuz.


Benimle kıymetli düşüncelerinizi paylaşırsanız ne güzel olur… Birlikte birbirimizden öğrenerek yaşamı güzelleştiririz. Şimdiden teşekkür ederim...


Sevgiyle kalın…




19 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page